ERKEN ÇOCUKLUKTA FEN EĞİTİMİ Ed: Asiye PARLAK RAKAP
%20 İndirim
ERKEN ÇOCUKLUKTA FEN EĞİTİMİ Ed: Asiye PARLAK RAKAP
- Stok Durumu: Stokta var
- Yayınevi: Eğiten Kitap
- Ürün Kodu: 696
- Yazar Adı:
Satış Sayısı: 1
Görüntülenme Sayısı: 1151
280,00TL
350,00TL
Vergiler Hariç: 280,00TL
ERKEN ÇOCUKLUKTA FEN EĞİTİMİ
Editör: Dr. Öğrt. Üyesi Asiye PARLAK RAKAP
Yazarlar:
Dr. Öğrt. Üyesi. Sündüs YERDELEN - Elif PEKEROĞLU TEMURTAŞ
Prof. Dr. Arif KIVRAK - Doç. Dr. Murat RAKAP - Doç. Dr. Atilla DURMUŞ
Dr. Öğrt. Üyesi Can YILMAZ - Doç. Dr. Metin KONUŞ
Dr. Öğrt. Üyesi Elif KAVAL OĞUZ - Dr. Öğrt. Üyesi Güliz KARAASLAN SEMİZ
Dr. Simge YILMAZ - Prof. Dr. Mustafa Sami TOPÇU - Arş. Gör. Okan SIBIÇ
Dr. Öğrt. Üyesi Mustafa CANSIZ - Doç. Dr. Burcu ŞENLER
Prof. Dr. Alev ÖNDER - Doç. Dr. Hülya GÜLAY OGELMAN - Araş. Gör. Metin ŞARDAĞ
Dr. Öğrt. Üyesi Şule BAŞTEMUR - Doç. Dr. Salih RAKAP
Öğr. Gör. Sinan KALKAN - Dr. Öğrt. Üyesi Ayşe YENİLMEZ TÜRKOĞLU
Üniversite sınavından sonra tercihlerimi yaparken okul öncesi öğretmenliği
programını araştırdığımda karşıma çıkan çok yönlülük beni etkilemişti. A’dan
Z’ye yaşamın bütün alanlarıyla ilişkili derslerin öğretmen yetiştirme programında
yer alması merakımı daha da artırmıştı. Okul öncesi eğitimin henüz yaygın
olmadığı ve ülkemizde öneminin toplumda karşılığını bulmadığı zaman diliminde
okul öncesi eğitimi almış olsam ve okulu bu kadar sevmemin temeli eğitimin
bu ilk yılları olsa da henüz tam anlamıyla kavrayamamış olduğum okul öncesi
yıllarda verilecek eğitimin zenginliği beni büyülemişti. Gazi Üniversitesi Okul
Öncesi Öğretmenliği lisans programına ilk başladığımda mesleğin çok yönlülüğünün
yanında gelişimin ne kadar önemli olduğunu görmüş, derslerimizde bize
hocalarımızın anlattığı bütün gelişim teorileri ve kilometre taşlarını önce kendi
üzerimde test etmiştim. Hocalarımızdan edindiğim önemli izlenimlerden biri de
nitelikli bir öğretmen olup çocukları anlayabilmemiz için önce kendimizi tanımamızın
gerekliliğiydi. Yaratıcı dramanın kendini tanıma ve anlama üzerindeki
olumlu etkisi lisans eğitimimin ilk yılından itibaren karşılaştığım bir gerçekti.
Deneyimlediğim diğer gerçeklerden biri ise çocukların -işlem öncesi dönemde
olsalar da- sahip oldukları merak duygusuyla birer filozof olduğuydu. Çocukların
merakları öyle sınırsızdı ki yaşama ilişkin pek çok soru soruyor, yaşamı her anlamda
sorguluyorlardı. Kendilerine "sen ufaksın. Böyle şeyler düşünme”, "bu daha
çok küçük, anlamaz”, "büyüyünce anlarsın”, "ayıp, ne biçim soru o öyle!” ya da
"çocuktur, geçer” denildiğinde birey olarak kabul edilmediklerini hissedip mutsuz
oluyorlardı. Bu mutsuzluk, toplumca kabul gören şeyleri, mesela komşunun
yeni aldığı televizyonu ya da onun ona ne dediğini, vs. merak etmesinin normal
olduğuna inanmasıyla yaşamı sorgulamayı bırakması sonucunda baş edilecek
duruma geliyordu. Oysa çocukların sordukları sorular anlamlı ve anlamlandırmaya
yönelik sorulardı ve gelişimlerinde önemliydi. Yetişkinler çocukların yaşamla
ilgili sordukları pek çok sorunun cevaplarını ya bilmiyor, ya yanlış biliyor ya da
biliyor ve anlatmak istemiyorken çocuklar dünyalarını yetişkinler tarafından kabul
görecek şekilde biçimlendiriyorlardı. Yetişkin olduklarında ise soruların cevabını
nasıl araştırmaları gerektiğini bilmediklerinden bocalıyor, kulaktan dolma
bilgileri küçük çocuklara aktarmaya devam ediyorlardı. Gözlemleyip deneyimlediğim
bu gerçek ise okul öncesi yıllarda da fiziğin, kimyanın ya da biyolojinin
önemli olduğunu anlamamı, fen etkinliklerinin batma-yüzme deneylerinden ibaret olmaması gerektiğinin ayrımına varmamı sağladı. O halde, çocuklarla yaşamı anlamlandırmaya çalışmak amacıyla bütün bilim dallarına ilişkin etkinlikler düzenlenebilirdi. Bu düşünceyle öğretmenlik uygulaması sürecinde çocuklarla fizik üzerine çalışmalarda bulunmuş, yapmaya çalışmış, çocukların sordukları soruların cevabını araştırıp önce kendim öğrenmeye çalışmıştım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde yaptığım doktora çalışmalarım süresince de Fen etkinliklerinin zengin içeriği, Fen çalışmalarında kullanılabilecek farklı pek çok yöntem ve teknik olduğu ve bu etkinliklerde de Gelişimsel Uygunluk Uygulamalarının gözönünde bulundurulması gerektiğini öğrendim. Yıllarca zihnimde büyüyen ‘çocuklarla bütün disiplinlere ilişkin çalışmalar yapma’ fikri bu kitabın yazılmasında destek olan bölüm yazarlarıyla konuşmalarımız sonunda "neden olmasın?” dememize yol açmıştı. Kitabın yazım çalışmaları 2016 yılında başlamış, kısa sürede tamamlanması planlanırken ancak bitmiştir. Her ne kadar farklı bölümlerin olması planlanmışsa da kitabın sizinle buluşmasının daha fazla gecikmemesi için diğer baskılarda yer verilmek üzere bu bölümlerin eklenmesi ertelenmiştir. Kitabın hazırlanması süresince henüz doktorasını yapmakta olan hocalarımız doktoralarını tamamlamış, dr. öğretim üyesi olanlar doçent, doçent olanlarsa profesör aşamalarına geçmişlerdir. Hepsini tebrik ediyor, bu kitap çalışmasında tereddütsüz olarak yer almayı kabul ettikleri için teşekkür ediyorum.
Farkında olarak ya da farkında olmadan bilimsel süreç becerilerini kullanmak, günlük hayatta karşılaşılan olayları anlamayı, yorumlamayı ve okulda öğrenilenlerle ilişkilendirmeyi, yani bilimsel okuryazarlığa ulaşmayı kolaylaştırır. Ancak günlük hayatta çocuğun karşısına çıkan durumlarla ilgili çocukta gelişen merak ve bu merakla ilişkili bir davranış olan soru sormaya yetişkinlerin verdiği tepki pekiştireç görevi görmektedir. Bu pekiştireç olumlu ya da olumsuz olup davranışı artırabilmektedir. Fenle ilgili pekiştireç verebilmesi ise yetişkinin bilgi düzeyiyle doğru orantılıdır. Kavram yanılgılarının erken yaşlarda oluştuğu düşünüldüğünde, çocukların ilk öğretmenlerinin, onların fene hatta bilime karşı geliştirdikleri tutum ve içselleştirdikleri sebep-sonuç ilişkileri ve yaşama ilişkin bilgilerde merkezde yer aldığı söylenmektedir.
Yazılan kitap, fen eğitimi alanındaki güncel gelişmeler ışığında temel bilim eğitimini kapsamaktadır. Temel bilim eğitiminde, temel bilimler hakkında öğretmen adaylarının bilgilendirilmesi, fen eğitimi ve hatta spesifik olarak okul öncesi dönemde fen eğitimiyle ilişkilendirmesi amaçlanmaktadır. Güncel gelişmelerde ise uluslararası çalışmaların ele alınarak geniş bir perspektif sunulması planlanmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde kitabın iki kısımdan oluşan bir kaynak kitap olduğu söylenebilir. Kitabımız 17 farklı bölümden oluşmaktadır. İlk sekiz bölümde erken çocukluk dönemindeki çocukların temel bilimlerle ilişkili sordukları sorular ve yetişkinlerin (özellikle öğretmenlerin) bu sorulara verdikleri cevaplarda kavram yanılgısı oluşturmamaları için gerekli temel bilgiler yer almaktadır. Diğer dokuz bölüm ise daha çok erken çocukluk dönemindeki fen eğitimi yöntemleri ve fen eğitimi planlanırken gözönünde bulundurulması gerekenleri kapsamaktadır. Erken çocukluk dönemi çocuklarının sordukları soruların fizik, yaşam ve dünya-uzay bilimlerine ilişkin soruları daha çok sordukları; bu soruların ise obje ve nesnelerin fiziksel özellikleri; hareket ve değişim; ses; ışık ve gölge; fiziki değişim; bitki ve hayvanlardaki değişim, yaşam döngüsü; bitki ve hayvanların betimlenmesi, karşılaştırılması ve sınıflandırılması; bitki ve hayvanların habitatı; kalıtım; canlı ve cansız; doğayı gözleme ve betimleme; toprak, kaya, su gibi yaygın materyallerin özelliklerini anlama; hava olayları; farklı mevsimlerin özelliklerini tanıma ve gece ve gündüz döngüsünü gözleme ve temsil etme konularında yoğunlaştığı görülmektedir (Saçkes, 2012). Araştırma sonuçları göstermektedir ki bu konulara ilişkin etkili dönütlerin öğretmenler tarafından verilme sıklığı düşüktür ve öğretmenler fen etkinlikleri planlayıp uygulamada kendilerini yeterli görmemektedirler (Aslan, Şenel Zor, Tamkavas Cicim, 2015; Olgan, 2015). Hem çocukların merak ettikleri konular hem de öğretmenlerin kendilerini fen etkinlikleri konularında yeterli hissetmemeleri hizmet öncesi alınan Fen Eğitimi dersinin içeriğine dikkat çekmekte; gerek çocukların merakını kapsayacak şekilde öğretmenlerin temel bilime ilişkin farkındalıklarını artırıp kavram yanılgılarının önüne geçecek ve öğretmenlerin fen eğitimi etkinliklerini planlamada yardımcı olacak şekilde yeniden düzenlenmesi etkili olacaktır. Ulusal alanyazında bu amaçlara yönelik düzenlenmiş kitaplar bulunmaktadır. Hazırlanmış olan bu kitabın ise bu kitaplara ek olarak katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Kitabımızda bazı bölümlerde çoktan seçmeli bazı bölümlerde ise açık uçlu sorular yer almaktadır. Zaman zaman hikâyeciklerin ve sıklıkla etkinlik önerilerinin yer aldığı kitabımızı okurken merakınızın artmasını, aklınıza takılan soruların cevabını bulmak için ilgili kaynakları taramanızı ve hala çözemediğiniz durumlarda bizlere e-posta aracılığıyla sorularınızı göndermenizi bekliyoruz (e-posta adresim: asiye.parlak@gmail.com).
Bugüne kadar üzerimde emeği olan, gelişimi bir bütün olarak görmemi sağlayarak bütün alanların birbiriyle ilişkisini anlamlandıran ve bana disiplinlerarası bakış açısı kazandıran değerli hocalarıma; okul öncesi dönem olması sebebiyle zorlandıkları halde yılmadan devam ettikleri için bölüm yazarlarına teşekkür ediyorum. Kendisi temel bilim alanında çalışan, yaptığımız sohbetlerde kendi bilgilerimi tazelediğim ve kendi alanını çocuklarla paylaşmayı seven sevgili eşime, kitabın hayalini ilk paylaştığım andan itibaren verdiği destek için teşekkür ediyorum. Anne olduktan sonra bütün çocukları kendi yavrumuz gibi görmeye başlayabiliyoruz. Bu nedenle oğlum ve kızıma teşekkür etmek istiyorum. Onlar sayesinde kendi perspektifinde olan dünyam büyüdü, büyüdü ve bütün çocukları kapsayacak şekilde kocaman oldu. Onlardan o kadar çok şey öğrendim ve
öğreniyorum ki…. Son olarak, Eğiten Yayınları’na bu kitap çalışmasına inandığı ve pes etmememiz için gereken desteği sağladığı için teşekkür ediyorum.
Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü teşekkür ve minnetle anıyor, onun sözüyle noktalıyorum:
"Yükselmiş ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fenle olur. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.”
Yorumlar
Yorum Yapınız