“Saklamak Anlatmaktan Daha Zordur” TRAVMAYA KLİNİK BİR BAKIŞ
%20 İndirim
“Saklamak Anlatmaktan Daha Zordur” TRAVMAYA KLİNİK BİR BAKIŞ
- Stok Durumu: Stokta var
- Yayınevi: Eğiten Kitap
- Ürün Kodu: 907
- Yazar Adı:
Satış Sayısı: 0
Görüntülenme Sayısı: 1045
180,00TL
225,00TL
Vergiler Hariç: 180,00TL
"Saklamak Anlatmaktan Daha Zordur”
TRAVMAYA KLİNİK BİR BAKIŞ
Editör: Dr. Kahraman GÜLER
Yazarlar:
Uzman Klinik Psikolog Nida ALTUN
Uzman Klinik Psikolog Buse DURAN
Uzman Klinik Psikolog Yağız KARATAŞOĞLU
Uzman Adli Klinik Psikolog Rakel ROZANT REİSYAN
Uzman Klinik Psikolog Mahmut YILMAZ
Uzman Klinik Psikolog Cansu YURTSEVEN
Uzman Klinik Psikolog Pelin HAZER
ÖN SÖZ
Günümüzde küresel tehdide dönüşmüş ekolojik felaketler, terör, salgın hastalıklar, yangınlar, depremler, seller, çatışmalar, savaşlar, yoksulluk ve eşitsizliğin insanlık kavramını zedeleyici görünümleri, daha genel ifadeyle insan türünün kendi geleceği ile birlikte gezegenimizin
geleceğini de tehlikeye soktuğu ciddi ve çözümsüzlük sarmalıyla yeniden üretilen sorunlarla karşı karşıyayız. Bu sorunların her biri insanlar ve topluluklar açısından travmatik yaşantılar biçiminde deneyimlenmektedir. Psikoterapinin odak noktalarından birisi olan bu travmatik olay ve durumlar insan yaşamının hangi evresinde deneyimlenirse deneyimlensin insanlar ve toplumlar üzerinde önemli izler bırakabilmektedir. Öyleki ana temel psikoterapi yaklaşımları
farklı travmatik yaşantılara özgü tedavi modelleri önermektedir, çünkü travmayı tanımlamak karmaşık bir süreçtir ve literatürde, genellikle Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında (DSM; Amerikan Psikiyatri Birliği/APA), 2013) ana hatlarıyla belirtilen travma
tanımında bir temele dayalı olarak oldukça tartışılmıştır. Farklı tartışma, kavramsal model önerileri ve araştırmalar da devam etmektedir.
Travma geniş veya dar olarak tanımlanabileceğinden, sorunlar travma tanımının neleri içermesi gerektiğine odaklanmıştır. Örneğin travmanın travmatik olayla mı, birey üzerindeki etkisiyle mi yoksa her ikisiyle mi tanımlanması gerektiği tartışılmıştır. Ayrıca, travmatik stresörler bir süreklilik üzerinde yer alır ve büyüklük, karmaşıklık, sıklık, süre, öngörülebilirlik ve kontrol edilebilirlik bakımından farklılık gösterir,, bu da stres etkeninin şiddetini objektif olarak tanımlamayı zorlaştırır. Yine bir başka konu, travma tanımına hem doğrudan hem de dolaylı maruz kalmanın dahil edilip edilmemesi gerektiğidir.
Biz bu tartışmaları takip etmekle birlikle DSM-5 tanı ölçütlerine göre düşünmekte ve bakışımızı çerçevelemekteyiz. Bu çalışmada elbette, yaşamın ilk yıllarında şiddetli ve kalıcı kötü
muamele, çocuk üzerinde yol açacağı zararlı etki ve yetişkinlik yaşamındaki belirlenimleri de öteden beri bu yaklaşımların çerçevesinde yer almaktadır. Klinisyenler bilir ki, sağlıklı psikobiyolojik işlevsellik bozulduğunda ve zihinsel sağlık sorunları geliştirme olasılığı büyük
ölçüde artmaktadır. Kötü muamele, birincil bakım verenlerin ihmal veya istismarını da içerir. Spesifik olarak, çocuk fiziksel, cinsel veya duygusal istismar veya fiziksel veya duygusal ihmal yaşayabilir ve birden fazla kötü muamele türünün birlikte ortaya çıkması da yaygındır.
Rahatsız edici bir şekilde, yedi çocuktan biri kötü muameleye maruz kalıyor ve olayların %80’inde çocuğun kendi ebeveynleri bu temel güven ve yetiştirme sorumluluklarını yerine getirmemesi söz konusudur.
Elinizdeki kitap travmaya hem kuramsal hem uygulama hem de tartışmaların derlenmesi amacıyla bir yaklaşım sunmayı hedeflemektedir.
Yorumlar
Yorum Yapınız